Belediyenin başı, "Saldırıyı bana ihale etmeye çalışan alçaklar" diyerek, 'iti kopuğu' suçlamak yerine gazetecileri hedef gösteriyor.
Bir belediye başkanı, kendisine muhalefet edenlerin sindirilmesi için 'yıkın' talimatını verecek kadar seviyesini düşürür mü, bence düşürmez, düşürmemeli de..
Kaldı ki, etrafında bunca 'maraba' varken buna gerek var mı?
Kaldı ki, etrafında bunca 'maraba' varken buna gerek var mı?
Göz temasında tek ayak bekleyen onlarcası, 'başkanın atmosferinden' etkilenerek, 'hoca -cemaat' ilişkisinde tarif edildiği gibi kendiliğinden harekete geçer mi?
"Herkes kendisine yakışına yapar" diyor belediyenin başı. 'Doğru söze ne denir': 'İt itliğini, kuş kuşluğunu puşt da puştluğunu yapar' diye bir söz var kendisini teyit eden..
Samim TV'nin sahibi Samim Özsoy Ceyhan'da etkin muhalefeti ile tanınıyordu, ayaklarına sıktılar.
Eski ülkü ocakları başkanı Hüseyin Yelmen'i çalıştığı DSİ tesislerinin içine girerek makam odasında darp ettiler. Tetikçilerin kullandığı araç Kozan plakalı çıktı.
Lafını esirgemeyen eski ülkü ocakları başkanı Mahir Panayır'a arkadan sıkıp kaçan saldırganların da tıpkı Hüseyin Yelmen olayında olduğu gibi 'Kozan'dan talimat aldığı belirlendi,
Egemen Gazetesi sahibi Hakan Denizli belediye karşıtı yayınları ile tanınıyordu, Büyükşehir binasının önünde 'ibret olsun diye' kahpece saldırıp yumrukladılar.
Söz verdik, adını açıklamayalım: Aynı partiye mensup bir belediye meclisi üyesini kısa süre önce yolsuzluklara geçit vermiyor diye önce tehdit ettiler, sonra da kalbine nişan alarak ateş ettiler, verilmiş sadakası varmış şans eseri kurtuldu. 'Namuslu bir meclis üyesi' 'uyarılara kulak asmıyor, şerefsizliklere çanak tutmuyor' diye hayatından edilmek istendi. Allah sevdiklerine bağışladı. Olay parti camiasında ört bas edildi, kamuoyundan titizlikle gizlendi.
Bütün bunlar olurken 'sırma saçlı' kılını kıpırdattı da bir açıklama mı yaptı?
Samim Özsoy olayında, Hüseyin Yelmen, Mahir Panayır, Hakan Denizli ve (x) belediye meclisi üyesine yönelik saldırılarda açıklama yapıp, etrafında yuvalanan, sözde gönül bağıyla haşır neşir, ülkücü müsvettesi, mankurtların kulağını o zaman çekse bugünlere gelinir miydi?
Olmadı, yapmadı, yapmak istemedi, kimbilir, belki de işine gelmedi; 'yoluk tüylü' kurt kırması ancak kuyruğu sıkışınca 'kınadı.'