İslamiyet öncesi kadınlarımızda başörtüsü yoktu.
Savaşçı olurlar, söz sahibi olurlar, yönetimlere katılırlar, yönetirler gerektiğinde hükümdar mevkiinde bulunurlardı.
Kadın- erkek her Türk çok küçük yaşlardan itibaren her ata binmeyi, ok atmayı ve kılıç kullanmayı öğrenir, genç yaşlarda müsabakalara katılarak kendini geliştirir, her an savaşa hazır talimli bir asker olarak yaşamını sürdürürdü.
Türk devletlerinde ülke savunmasında her bireyin üzerine düşen sorumlulukları bulunmaktaydı. Savaş anında kadın, erkek, genç-yaşlı her birey asker kabul edilir ve faal görev alırdı. Türklerde askerlik, bir meslek gözüyle değerlendirilmez, zaruri bir vatana hizmeti olarak kabul edilirdi.
'Kadın-Erkek her Türk asker doğar' sözü binlerce yıllık değişmeyen Türk töresiydi. Eski Türk sosyal ve siyasi hayatında kadının müstesna bir mevkie sahip olması bu törenin temel unsurlarından görülüyordu.
Kadınlar da erkekler gibi kahramanlıkları ile anılır, savaşlardaki başarıları dilden dile dolaşırdı.
Erkekler kadınlara saygılı davranır, kadınlar devlet idaresinde söz sahibi olurlar, gerekirse devleti idare ederlerdi.
Türklerde kadına gösterilen saygı aile düzeni içerisinde de devam ederdi. Bu bakımdan Türk aile düzeni diğer toplumlar veya milletlerden çok daha düzenli ve mükemmeldi.
❤️ AŞK İLE ❤️
kadının ezelden beri saygı duyulması bir varlık olduğu gerçeği gerçeklere dayanarak güzel bir dille açıklanmış emeğine sağlık devamını dilerim sevgiyle