Eğer karşı tarafla anlaşarak müvekkilini harcıyorsa ya da olayı dönüp dolaştırıp devlete kazık atma biçimine dönüştürüyorsa böylesine iyi şeyler denebilir mi, bilemiyoruz?
Hikâyemize konu kişi Adana barosuna kayıtlı Fikret Adamhasan isminde bir avukat.
Bir gazeteci olarak Fikret Adamhasan adını milletvekili aday adayı olarak duymuştum.
Demokrat Parti zor günler yaşıyordu.
Parti baraj kapaklarının altında eziliyordu..
Milletvekili aday listelerine adam aranıyor, bulunamıyordu.
Ne diyorduk?
Bir avukat müvekkilini ya da devletin bizatihi kendisini çıkarı doğrultusunda kullanıyorsa hakkında ‘iyi şeyler denmez’ dedik ya, ‘burada böyle bir durum var mı’ anlatacaklarımızdan sonra buna ben değil siz karar vermelisiniz.
Fikret Adamhasan nevi şahsına münhasır biri.
Yani kendine özgü, ilginç bir kişiliğe sahip…
Her ortamda parasından pulundan bahsediyor.
Zenginliği ile övünüyor.
Kendisini başarılı bir hukukçu olarak gösteriyor.
İşte bu zengin avukatın bir apartmanda hayatını kapıcılık yaparak sürdürmeye çalışan D.A. isimli bir de kız kardeşi var.
Her fırsatta ‘Adana'nın en zengin avukatı’ olduğunu övünerek anlatan Adamhasan’ın diline pelesenk yaptığı bunca servete (?) rağmen kardeşine destek olup olmadığını bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var;
O da kardeşi D.A.'nın bir apartmanda kapıcılık yapmak zorunda olduğudur.
Gelelim konumuza:
Fikret Adamhasan’ın kardeşi D.A. çalıştığı apartmanın yöneticisi ve daire sakinlerini 5 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldığı gerekçesi ile şikâyet etti.
Başvuru üzerine iş müfettişleri çalışma mahalline gelerek tutanak tuttular.
Başvuru üzerine iş müfettişleri çalışma mahalline gelerek tutanak tuttular.
Kız kardeşine bunca yıllık yaşamı boyunca ağabeylik yapıp yapmadığı bilinmeyen Adamhasan bu gelişmeler yaşanırken D.A.’nın avukatı olarak ortaya çıktı.
Resmi yazışmalar sürerken bir yandan da şaşırtan bir gelişme oldu.
Avukat Adamhasan’ın olay hukuki boyutta devam ederken el altından karşı tarafa ‘görüşelim’ mesajları gönderdiği ortaya çıktı.
Apartman sakinlerine haber yollayarak anlaşmaya çalışan Adamhasan ve daire sakinleri bunun üzerine 17 Ekim 2012 günü saat 19.30’da bir araya geldiler.
Avukat Adamhasan'ın toplantıda olayı örtbas etmek için 70 bin lira istediği, daha sonra da bu rakamı 21 bin liraya kadar indirdiği öne sürüldü.
Avukat Fikret Adamhasan’ın alacağı paranın karşılığında dosyayı kapatacağını, buna garanti olarak da;
“D.A.’nın şikâyet dilekçesinde konu ettiği 5 yıllık çalışma süresini 1 ay olarak gösteririz. Size küçük bir ceza çıkar. Bu da 3-5 bin lirayı geçmez. Biz de şikâyetin hortlamaması için her türlü garantiyi veririz” dediği belirtildi.
Avukat Fikret Adamhasan'ın bu konuşmayı aralarında bir avukatın da bulunduğu 14 kişinin önünde yaptığı belirlendi.
Konu özetle böyle.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere;
1- Bir avukatın karşı taraf ile anlaşmaya çalışması ahlaki midir, hukuki midir, insani midir?
2- Olayın hukuki boyuta taşınmış olmasına rağmen resmi makamları yalan beyanlarla kandırmak, devletin hakkını, hukukunu, alacağını açık biçimde çiğneyerek zarara uğratmaya kalkışmak hak mıdır, özellikle de bir hukuk adamına yakışmakta mıdır?
Ayrıca,
Adana Barosunun başkan ve yönetimi konu ile ilgili açıklama yapacak mı, merak ediyorum?
Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık bu olaya 'kol kırılır yen içinde kalır' mantığı ile mi yaklaşacak?
Ve de, Adana’daki bağımsız yargı organlarının başkan ve üyeleri konuya nasıl bir yorum getirecekler?
Bekleyip Göreceğiz…