Ali Pekmezci'yi tanırım. Mesleğin 'eli kuvvetli' nadir kalemlerindendir. Severim de.. Bugüne kadar aramızda herhangibir sorun olmamıştı. Olsun istemezdim ya, bazı şeyler niyet ve isteğe göre olmuyor, kendiliğinden gelişen olaylara engel olunamıyor.
Pekmezci, tartışmanın fitilini, haber sitemizin yazarı Erol saylan'ın 'Kalitesiz ulaşıma çıldırtan zam' başlıklı köşe yazısına verdiği 'ayarsız' bir karşılıkla ateşledi.
Ali Pekmezci, Saylan'ın yazısı yayınlandıktan saatler sonra, Büyükşehir'in evlere şenlik, açıklamasını alıp manşetine taşımış. Haberin başlığını da, "Üniversiteliler Tam Ücret Ödeyecek" yalanı- şeklinde sıralamış.
Pekmezci, Erol Saylan'ın haberine karşılık yayınladığı haber başlığını kendine mal etmiyor, "O haberin önünde (:) işareti var. Bu söyleyene ait demektir" diyerek, topu B.Şehir'e atıyor ve Saylan'ı gazetecilik terimlerini bilmemekle suçluyor.
Hepimiz yaşlandık/ yaş almaya devam ediyoruz. Acaba, Pekmezci yaşı icabı nereye, ne yazdığını unutuyor olabilir mi?
Bir kere, kendi haber sitesinde yayınladığı haber başlığında (:) işareti yok. Bu işareti sadece twitter hesabında yaptığı paylaşımda göstermiş.
Velevki öyle olsa, gönderilen e-posta ahlaksızca ifadeler içerseydi yine de kullanacak mıydı? Ya da birilerinin yaşam tercihi hakkında 'öyle böyleymiş' diye bir e-posta alıp yayınlasak, ahlaka ve hakkaniyete sığar mı?
Laf salatasını geçelim..
'Dolaylı bir haberi önceki 'sahibinle özdeş' hale getirmek için ne yapmalı..?'
Bu ibare konulmuş mu? Evet!
Pekmezci'nin başlığına bakalım;
Pekmezci'nin, "Ben bu işin okulundan mezunum, yıllarımı verdim" sözleri fiiliyatla örtüşmediği için gereksiz. Ayrıca, adının başına 'gazeteci' eklentisini koyup, çalım atanları oldum olası ayıplamışımdır. Bir insan yaptıkları ile anılmalı, içi boş bir kağıt parçasının getirisi olur mu?
Aksi olsa aynı yolu biz de izlerdik. Üstelik ileri yaşımızda, dirsek çürütüp hak ettiğimiz 4 fakülte diploması ile yapardık bunu..
Pekmezci, tartışmanın fitilini, haber sitemizin yazarı Erol saylan'ın 'Kalitesiz ulaşıma çıldırtan zam' başlıklı köşe yazısına verdiği 'ayarsız' bir karşılıkla ateşledi.
Ali Pekmezci, Saylan'ın yazısı yayınlandıktan saatler sonra, Büyükşehir'in evlere şenlik, açıklamasını alıp manşetine taşımış. Haberin başlığını da, "Üniversiteliler Tam Ücret Ödeyecek" yalanı- şeklinde sıralamış.
Pekmezci, Erol Saylan'ın haberine karşılık yayınladığı haber başlığını kendine mal etmiyor, "O haberin önünde (:) işareti var. Bu söyleyene ait demektir" diyerek, topu B.Şehir'e atıyor ve Saylan'ı gazetecilik terimlerini bilmemekle suçluyor.
Hepimiz yaşlandık/ yaş almaya devam ediyoruz. Acaba, Pekmezci yaşı icabı nereye, ne yazdığını unutuyor olabilir mi?
Bir kere, kendi haber sitesinde yayınladığı haber başlığında (:) işareti yok. Bu işareti sadece twitter hesabında yaptığı paylaşımda göstermiş.
Pekmezci, Erol saylan'a hitaben, "Bana mal etmeye çalıştığın o açıklama, direkt Büyükşehirin toplu taşımacılıkla ilgili açıklamasını yazılı ve görsel tüm medyaya email olarak gönderildiği için aktardım" şeklinde içi boş bir cümle ile savuşturmaya kalkıyor.
Velevki öyle olsa, gönderilen e-posta ahlaksızca ifadeler içerseydi yine de kullanacak mıydı? Ya da birilerinin yaşam tercihi hakkında 'öyle böyleymiş' diye bir e-posta alıp yayınlasak, ahlaka ve hakkaniyete sığar mı?
Laf salatasını geçelim..
* * *
'Dolaylı bir haberi önceki 'sahibinle özdeş' hale getirmek için ne yapmalı..?'
Haber başlığında (:) işareti olmadığına göre, sözün bir başkasına ait olduğunu göstermek için başlığı oluşturan cümlenin başı ve sonuna (") yani çift tırnak işareti konulmalı. Türk dil ve imla kuralları bunu gerektiriyor.
Bu ibare konulmuş mu? Evet!
Nereye konulmuş?
Pekmezci'nin başlığına bakalım;
"Üniversiteliler Tam Ücret Ödeyecek" Yalanı...
Çift tırnak işareti sadece, 'Üniversiteliler tam ücret ödeyecek' cümlesine eklenmiş. Geride kalan -Yalanı- kelimesi dışarıda bırakılmış.
Bir diğer değişle; uzun olan ilk cümle B.Şehir'e mal edilmiş, sonda kalan tek kelimelik eklenti ise Ali Pekmezci'nin hanesine yazılmış.
* * *
Pekmezci'nin, "Ben bu işin okulundan mezunum, yıllarımı verdim" sözleri fiiliyatla örtüşmediği için gereksiz. Ayrıca, adının başına 'gazeteci' eklentisini koyup, çalım atanları oldum olası ayıplamışımdır. Bir insan yaptıkları ile anılmalı, içi boş bir kağıt parçasının getirisi olur mu?
Aksi olsa aynı yolu biz de izlerdik. Üstelik ileri yaşımızda, dirsek çürütüp hak ettiğimiz 4 fakülte diploması ile yapardık bunu..
Saylan'a, yazdığı "Götü açıkta olan sitenizi kalemimle oyarım. Bekle görürsün" sözleriyle ilgili olarak da, seviyesizce yazdığı bu ifadeyi 'bu işin okulunda okumuş' biri olarak (hani övünüyor ya), kendisine yakıştırıyorsa, 'ne güzel şeyler öğrenmiş, kendisini ne güzel yetiştirmiş. Ne mutlu ona ve böyle bir insana sahip oldukları için, ne mutlu sevdiklerine' diyorum.
Şimdilik bu kadar..