Adana Ticaret Borsasında uzun dönem başkanlık yapan Fethi Coşkuntuncel ve ekibini zaman zaman eleştirirdik...
Haksızlık etmişiz…
Gelen gideni aratıyormuş...
Fethi Coşkuntuncel sosyal bir yöneticiydi.
Hakkında kırıcılığa kadar varan yazıları tebessümle karşılar, böylesi kalem sahibi gazetecileri diyaloga davet ederdi.
Kapalı kutu görünümündeki Ticaret Borsası’nı tarıma dayalı ekonominin yerinde yeller esiyor olmasına rağmen açmaya, tanıtmaya, hatta Adanalıların bir parçası haline getirmeye çalışırdı.
Şimdiki yönetimde geldikleri günden beri tık yok.
Coşkuntuncel yönetiminden sıkılıp yeni yüz görmek isteyenler ‘o gitsin de kim gelirse gelsin’ demişlerdi.
Allah Çalışkan'ı başlarına gönderdi.
Muammer Beyin soyadı Çalışkan ama o ATB için ne denli gayret gösteriyor bilinmiyor.
ATB’nin şık giyimli başkanının bütün bildiği davetlerde boy göstermek,
Bir de Adana protokolünde başkanlık etiketi ile kendisine ayrılan koltuğa gömülmek, uzun aralıklarla şekerlemeler yapmak...
Muammer Çalışkan'ı SSCB dönemindeki politbüro üyelerine benzetenler var...
Soğuk, durgun, fazlaca mesafeli,
İlk bakışta sinirleri alınmış hissini veriyor.
Eski tüfekler, "Muammer Çalışkan ve ekibi Adana Ticaret Borsasını öylesine karanlık bir dehlize soktuki, bırakınız öteyi beriyi, yolu Atatürk Caddesinden geçen herhangi bir vatandaşı çevirip, ‘ATB nedir, Neresidir?’ diye sorsanız aldığınız yanıt hiç de iç açıcı olmayacaktır" diyorlar.
Haksızlar mı?
Haksızlar mı?
Değişim için oy verenler özeleştiride bulunarak; "darbe benzeri yöntemle göreve gelen Muharrem Çalışkan’ın ATB’den önceki işini, kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini hangimiz biliyorduk?" serzenişinde bulunuyorlar.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un 'kızım sana söylüyorum gelinim sen anla' kabilinden bunca laf ve sözüne rağmen hala uyanma zorluğu çekiliyorsa yanıtını en başta kent dinamiklerine yön ver(e)me(me) durumunda olan böylesi yöneticilerde aramak gerekmez mi?