Fetö suçlamasıyla tutuklanan Pozantı eski belediye başkanı Mustafa Çay hakkında tahliye kararı çıktı.
11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın pazartesi günü oturumunda ben de tanık olarak yer aldım.
Rahatsızdım, 39 derece ateşle, ayakta duramayacak bir durumda, mahkeme heyeti huzurunda bildiklerimi ifade etmeye gayret ettim.
Mahkemede, bazı sanık avukatları tarafından, 'Mustafa Çay'ın tutukluluk halinin', benim Pozantı Savcılığında verdiğim ifade ile ilintili olduğu şeklinde özel bir algı yaratılmak istendi.
Duruşma sürecinde, 21'inci yüzyılın son çeyreğinde 'İnternet basını gazetecilikten sayılır mı' diyen bir hukuk adamının garabetine de şahit olundu. Mahkeme başkanı bu ifadeye 'elbette onlar da gazetecidir' diye anlamlı bir yanıt verdi.
Duruşma içeriğine yasal zorunluluktan ötürü giremiyorum.
Sadece şu hususu belirtmekle yetineceğim;
Bilen biliyor, Mustafa Çay hakkındaki eleştirisel yazı ve haberleri onun tutuklanmasından çok daha önce yazdım. Çay'ın 'özel arkadaşı', eski Pozantı Başsavcısı Ömer İlhan'ın, 'Can Dostu'nu geride bırakıp 'yad ellere' gönderilmesinin ardından yeni gelen yönetim tarafından inceleme başlatıldığını da, şahsıma yapılan bir davet sonucu öğrendim.
Adliyede, 'gizli tanıklık' noktasında tercih teklifi yapıldı. "Bugüne kadar yazdıklarım ortada. Perde arkasına neden gizleneyim. Adımla soyadımla ifade vermek istiyorum" dedim. Bu kararımdan da bugüne kadar pişmanlık duymadım.
İfade sırasında, önüme haber ve yazılarımın bulunduğu bir klasör konuldu. Bunlarla ilgili bazı sorular yöneltildi. Bu sorulara gazetecilik mesleğinin gereği olarak haber kaynaklarımı saklı tutma kayd-ı şartı ile , 'duyumlarım'ı öne çıkararak bilgilendirmeler yaptım.
Sonraki süreçte Mustafa Çay'ın Pozantı Belediyesindeki makam odası güvenlik güçleri tarafından aranarak suç unsuru taşıyan bir takım belge ve kayıtların bulunduğu söylendi. Bunun üzerine, Çay, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Kozan Cezaevine konuldu. Bu gelişmeler herkesin malumu.
Mustafa Çay hakkında 'adli kontrol' şartı ile tahliyesine karar veren mahkemenin sayın başkanı tarafından duruşma esnasında yöneltilen soruları da, 'tıpkı Pozantı'da olduğu gibi' haber kaynağımı/kaynaklarımı gizleyerek yanıtladım. Bunu meslek etiği ve Anayasal teminat altına alınan bir 'hakkın' gereği olarak yaptım. Bu yaklaşıma hukuk çerçevesinde olgunlukla yaklaşan mahkeme başkanı ve üyelerine teşekkür ederim.
Ayrıca, bazı sanık avukatlarının duruşma sonrasında hakkımda 'yalancı şahitlik' yaptığım iddiası ile suç duyurusunda bulunacaklarına ilişkin söylentiler duydum. Bunu yapmakta kuşlar kadar özgürdürler. Her T.C. vatandaşı gibi onların da dilekçe hakkı vardır. 'Önemli olan, kısa günün kârı zihniyeti ile yaklaşan, 100 kelime hazneli cennet kuşları ile aşık yarıştırmak değil, mantık ve ahlâk çerçevesine uyum sağlayabilmektir' diye düşünüyorum.
Aldığı paranın hakkını verme çabası içinde olan bazı avukatların alın terini 'mukaddes' görmekle birlikte, bazılarının bel altı senaryolarla 'ekmek çıkarma' gayretlerini, hukuk adına 'talihsizlik' olarak gördüğümü de, ayrıca ifade etmek istiyorum.
* * *
GERÇEKLERLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER
- Doğada rastlanan her taşın altına bakılmalıdır; çünkü gerçeğe bazen caddelerde değil patika yollarda rastlanır. (Francis Bacon)
- Gerçek, çoğu zaman karartılır; fakat hiçbir zaman sönmez. (Fitus Livius)
- Gerçeğin en büyük dostu zaman, en büyük düşmanı tarafgirlik ve en sadık arkadaşı da alçakgönüllülüktür. (Charles Caleb Colton)
- Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler. (Henry Huxley)
- Gerçekler büyük ruhlu insanları besler, küçükleri yaralar. (Napoleon Bonaparte)