BİR İHTİMAL DAHA VAR, O DA ÖLMEK Mİ DERSİN?
Bir devlet büyüğünü, siyasetçi, gazeteci, akademisyen, bürokrat, önemli veya tanınmış bir kişiyi planlı bir şekilde öldürme eylemine suikast adı veriliyor. Terim genellikle hükümet liderlerinin ve diğer önemli kişilerin siyasi amaçlarla öldürülmesini ifade eder; iktidarı ele geçirmek, bir devrim başlatmak, bir davaya dikkat çekmek, intikam almak veya bir rejimi veya eleştirmenlerini zayıflatmak gibi. Bu tür siyasi amaçlı cinayetler dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde gerçekleşmiştir.
Kaydedilen tarihteki ilk suikastın MÖ 2000 civarında Mısır firavunu Amenemhat 1'e gerçekleştiği tahmin ediliyor. Ancak, antik tarihin en ünlü suikastı elbette MÖ 44'te Julius Caesar'ın suikastıdır. Her ne kadar tarihe Marcus Brutus tarafından işlendiği öne çıkarılsa da suikastin arkasında 60 senatör olduğu bilinmektedir.
Suikastlar ülkelerin, krallıkların ve imparatorlukların kaderinde önemli bir rol oynamıştır. Tarih boyunca olayları şekillendirmiş ve en önemli tarihi olaylardan bazılarının ortaya çıkmasına yol açmışlardır. Örneğin, Birinci Dünya Savaşı, Avusturya-Macaristan'ın muhtemel varisi Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Hohenberg Düşesi Sophie'nin 28 Haziran 1914'te suikasta uğramasıyla başladı. Suikast sonrası çıkan savaşta yaklaşık on milyon kişi hayatını kaybetmiştir.
Suikastlar ayrıca iktidardaki hükümetlerin düşmanlarını ortadan kaldırmak veya zayıflatmak için kullandıkları bir araç olmuştur. Askeri taktikler üzerine en çok beğenilen kitaplardan biri olan Savaş Sanatı, suikastların kullanımından ve bunları kullanmanın faydalarından bahseder.
Birçok suikast, bazen dış tarafların desteğiyle, bireyler veya küçük gruplar tarafından gerçekleştirilmiştir. Tarihte bilinen suikast gruplarına; Sicarii, Haşhaşin(Suikastçiler tarikati), Shinobi(Ninja), Apartheidler örnek gösterilebilir.
İSLAM TARİHİNDE SUİKASTLER
Peygamberimiz Hz. Muhammed'e yönelik girişimler; Ahlaf Suikasti, Umeyr b. Vehb el-Cümahî suikasti, Nadiroğulları suikastı sayılabilir.
Gerçekleşen suikastler ise: Hz. Ömer suikasti, Hz. Osman suikasti, Hz. Ali Suikasti. (4 Halifenin 3 tanesi suikast sonucu öldürülmüştür.)
OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA SUİKASTLER
Murat (Sırp Kralı Lazar'ın damadı Miloş Obroneviç), Fatih Sultan Mehmet (Zehirlendiği iddiaları oldukça yoğundur, tarihi olarak ölümü net değildir.), II. Bayezid (Zehirlenme iddiası vardır.), II. Osman, Sultan İbrahim, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz (İntihar ve suikast arasında kaldığından ölüm sebebi netlik kazanmamıştır) sayılabilir.
Fatih Sultan Mehmed’in meşhur adıyla anılan Fatih Kanunnamesi ile kardeş katli kanunlaşmıştır. Osmanlı âlimlerinden birçoğu da buna cevaziyet vermişlerdir. Kardeş katli uygulaması ile altı yüz yılı aşkın Osmanlı tarihi boyunca toplam altmış bir şehzade öldürülmüştür. ("Ve her kimseye evlâtlarımdan saltanat müyesser ola, Nizâm-ı Âlem için karındaşların katl eylemek münasiptir. Ekser ûlema dahi tecviz etmiştir. Anunla âmil olalar.’’) Sultan III. Mehmet’in 19 kardeşini birden boğdurarak katletmesi içlerinde en kötü olanıdır, çünkü çoğu henüz bebektir.
Atatürk'e yönelik suikast girişimlerinin sayısı tam olarak bilinmese de 19 Mayıs 1919'da Samsun’da bir Rum çetenin pusu kurmasıyla başlayan ve 1935 yılında Avusturya İstihbaratının engellediği suikast girişimine kadar kayıtlara geçen 12 planlı girişim olduğu söylenebilir.
CUMHURİYET DÖNEMİ SUİKASTLERİ
Genel itibariyle incelendiğinde aydın-yazar infazlarıyla dünya üzerindeki benzerlerinden ciddi şekilde ayrılırlar. Gazeteci, yazar infazları aslında Osmanlıdan Cumhuriyete devrolunmuştur: Serbesti yazarı Hasan Fehmi, Seda-i Millet yazarı Ahmet Samim, Şehrah Gazetesi yazarı Zeki Bey suikastlerini sayabiliriz.
Yazar Sabahattin Ali (1948), Ahmet Emin Yalman (suikast girişimi 1952), İsmet İnönü (suikast girişimi 1964), Konsolos Efraim Elrom(1971).
ÜLKEYİ 80 DARBESİNE GÖTÜREN SUİKASTLER
Doçent Orhan Yavuz (1977), Savcı Doğan Öz (1978), Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu(1978), Doçent Bedrettin Cömert (1978), Siyasetçi Recep Haşatlı (1978), Dekan Ord. Prof. Bedri Karafakioğlu (1978), Gazeteci Ali İhsan Özgür (1978), Gazeteci Abdi İpekçi (1979), Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul (1979), Gazeteci İlhan Egemen Darendelioğlu (1979), Prof. Ümit Yaşar Doğanay (1979), Gazeteci Profesör Cavit Orhan Tütengil (1979), Gazeteci İsmail Gerçeksöz (1980), Yazar Ümit Kaftancıoğlu (1980), TTB Dr. Sevinç Özgüner (1980), Siyasetçi Gün Sazak (1980), Siyasetçi Abdullah Köksaloğlu (1980), Siyasetçi Nihat Erim (1980), Sendikacı Kemal Türkler (1980).
Turgut Özal Suikast girişimi(1988).
ATATÜRKÇÜ AYDINLARA YÖNELİK SUİKASTLER
Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucusu Prof. Muammer Aksoy (1990), Gazeteci Çetin Emeç (1990), Yazar Turan Dursun (1990), MİT Mustafa Hiram Abas (1990), Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Üyesi Doç. Bahriye Üçok (1990), Gazeteci Ugur Mumcu (1993), Atatürkçü Düşünce Derneği Prof. Ahmet Taner Kışlalı (1999), Doç. Necip Hablemitoğlu (2002)
Son suikast; Büyükelçi Andrei Karlov (2016)
İnsanlara suikast dendiğinde akıllarına geçmiş gelir. Kralların zehirlenmesi, imparatorların bıçaklanması, kardeşlerin boğdurulması veya başkanların vurulması.
Suikastler günümüzde olmaz gibi görünse de Trump'ın hayatına yönelik son girişim, suikastların 21. yüzyılda hala olabileceğinin kanıtıdır.
Tüm bu suikastler incelendiğinde ortaya çıkan acı gerçek bazen iktidarda olmak ve iktidarı devam ettirmek için birilerinin ortadan kaldırılması gerekebilir. Bu temelde iktidardaki kişi ve gurupların gücü bırakmama hırsından kaynaklansa da 'devletin/milletin bekaası' olarak sunulabilir. Osmanlıdaki kardeş / kandaş ölümleri (kundaktaki bebeklerin dahi acımasızca katledilmesi) düşünüldüğünde toplum olarak taktiğin oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
ARTIK HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK; SİBER SUİKAST!
Son olarak teknolojik gelişmelerden suikastler de nasibini aldı elbette. Hizbullah yerlerinin tespit edilmemesi amacıyla çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. (Çünkü çağrı cihazları sadece alıcı olarak kullanılmaktadır, gps veya mesaj göndermez, verici özellikleri yoktur.)
17-18 Eylül 2024 tarihinde İsrail toplu suikastleri akıllara durgunluk verecek bir olay olarak karşımıza çıktı. Hizbullah’ın kullanacağı çağrı cihazları ve telsizlere mini patlayıcılar yerleştiren İsrail istihbaratı 17 Eylülde çağrı cihazlarını patlatarak 12 kişinin ölümüne, 2.750 kişinin yaralanmasına sebep oldu. 18 Eylülde ise telsizleri patlatarak 30 kişinin ölümüne 750 kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Bir tuşa basarak böylesine büyük bir tahribatın yapılabiliyor olması oldukça korkutucu. Yaşananlar gösteriyor ki, yeni dünya düzeninde bu teknoloji ile hiç kimse artık güvende değil.
Olay cep telefonu, çağrı cihazı, telsiz değil, görünen o ki, bu suikastler otomobilden tutun uçağa, gemiye, trene, saatimize, ağzımıza takılan implanta, çocuklarımızın kullandığı oyuncağa bile uyarlanabilir.
Bugün Hizbullah’a düzenlenen bu toplu suikastin yarın bize yapılmayacağını kim söyleyebilir?
Mertçe kalın…
(Okuyucularımdan bir ricam var; önümüzdeki yıllar içerisinde suikaste uğrayacağını düşündüğünüz bir isim varsa –siyasetçi, gazeteci, akademisyen, bürokrat, kanaat önderi, iş insanı- bana mail atınız. Yazılanlar ve bilgileriniz kesinlikle paylaşılmayacaktır.)
tamerfadime@gmail.com





































Facebook Yorum
Yorum Yazın