İlkini Özcan Aladağ, 'Adana'dan Taraf' sitesindeki köşesinde yazmıştı.
Merhum Belediye Başkanı Ege Bağatur'un oğlu Artuk Bağatur'un TÜYAP Adana Bölge Müdürlüğü bünyesinde etkin bir konuma gelmesinin ardından yerel basına karşı cephe alınmaya başlandı.
Bülent Yamaç gazetecilere ayrım yapmadan yaklaşıyordu.
Önce bu düzen kaldırıldı. Sonrasında, gelen tepkileri dindirmek adına 'sadaka' niyetine sembolik bir rakam belirlenerek homurtuların kesilmesi amaçlandı.
TÜYAP fuarlar yaparak milyonları kaldırıp, kamu hizmeti adı altında kesesini şişirecek,
Bu paraların kazanılmasında en büyük etken gazetecilere fuar boyunca reklam yaptırılacak,
Karşılığında 110 Türkish Lira reva görülecek.
Yemlik...
Bozdur bozdur harca...
Hazretlerin her hafta sonu - el kesesinden - gitmeyi alışkanlık haline getirdiği tesislerdeki 'brunch' parası bile etmezken...
. . .
İşin maddiyatında olmadığımızı hemen belirtelim.
Adana'nın tanıtımını yapmaya -indira gandi - hesabına girmeden gönüllü olsalar, görev sayar beş kuruş almadan da yerine getirebilirdik.
Ağalar TÜYAP'tan bol sıfırlı maaşları cebellezi kefaru etsinler... ÇUFAŞ çatısı altında huzur hakkını götürsünler, sonra da gariban Adana basınını kahvaltı parasına fit etmeye kalksınlar..
Yemezler ARTUK efendi senin ARTIĞINI kimse yemez.
. . .
Adana'daki yazılı yerel basının temsilcisi 'Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'ne gelince...
Onlar kent protokolünde yer almış olmanın dayanılmaz rehaveti ile sadece izliyorlar.
Onlar ki, Hüseyin Sözlü'nün 'yerel basını tiraj sopası ile dövmeye çalıştığı', o konuşmada -Nedendir BİLİNİR (?)- sustular, susmaya da devam ediyorlar.
Vay benim köse sakalım!
. . .
ARTUK EFENDİ seni gidi seni...
5 yıldızlı otellerde kucak dolusu ödeyerek basın toplantısı yapacaksın.
Adana basını senin kölen ya, sırf reklamın olsun diye popolarından ter akıta akıta koşup gelecek.
Sadaka niyetine üç kuruşu önlerine atıp kucağına almaya çalışacaksın.
AT TERLİ!
Yok öyle yağma!
TÜYAP Genel Müdürü - her kimsen - bir sözüm de sana!
Adana 2015'in ilk aylarından itibaren ayağına sıkıyor, bilesin!
Merhum Belediye Başkanı Ege Bağatur'un oğlu Artuk Bağatur'un TÜYAP Adana Bölge Müdürlüğü bünyesinde etkin bir konuma gelmesinin ardından yerel basına karşı cephe alınmaya başlandı.
Bülent Yamaç gazetecilere ayrım yapmadan yaklaşıyordu.
Önce bu düzen kaldırıldı. Sonrasında, gelen tepkileri dindirmek adına 'sadaka' niyetine sembolik bir rakam belirlenerek homurtuların kesilmesi amaçlandı.
TÜYAP fuarlar yaparak milyonları kaldırıp, kamu hizmeti adı altında kesesini şişirecek,
Bu paraların kazanılmasında en büyük etken gazetecilere fuar boyunca reklam yaptırılacak,
Karşılığında 110 Türkish Lira reva görülecek.
Yemlik...
Bozdur bozdur harca...
Hazretlerin her hafta sonu - el kesesinden - gitmeyi alışkanlık haline getirdiği tesislerdeki 'brunch' parası bile etmezken...
. . .
İşin maddiyatında olmadığımızı hemen belirtelim.
Adana'nın tanıtımını yapmaya -indira gandi - hesabına girmeden gönüllü olsalar, görev sayar beş kuruş almadan da yerine getirebilirdik.
Ağalar TÜYAP'tan bol sıfırlı maaşları cebellezi kefaru etsinler... ÇUFAŞ çatısı altında huzur hakkını götürsünler, sonra da gariban Adana basınını kahvaltı parasına fit etmeye kalksınlar..
Yemezler ARTUK efendi senin ARTIĞINI kimse yemez.
. . .
Adana'daki yazılı yerel basının temsilcisi 'Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'ne gelince...
Onlar kent protokolünde yer almış olmanın dayanılmaz rehaveti ile sadece izliyorlar.
Onlar ki, Hüseyin Sözlü'nün 'yerel basını tiraj sopası ile dövmeye çalıştığı', o konuşmada -Nedendir BİLİNİR (?)- sustular, susmaya da devam ediyorlar.
Vay benim köse sakalım!
. . .
ARTUK EFENDİ seni gidi seni...
5 yıldızlı otellerde kucak dolusu ödeyerek basın toplantısı yapacaksın.
Adana basını senin kölen ya, sırf reklamın olsun diye popolarından ter akıta akıta koşup gelecek.
Sadaka niyetine üç kuruşu önlerine atıp kucağına almaya çalışacaksın.
AT TERLİ!
Yok öyle yağma!
TÜYAP Genel Müdürü - her kimsen - bir sözüm de sana!
Adana 2015'in ilk aylarından itibaren ayağına sıkıyor, bilesin!
