Reklamı Geç
telenews
EĞİTİM İLAN
BEDAVA İLAN-EMKLAK İŞYERİ
Adana
DOLAR42.5307
EURO49.6244
ALTIN5770.2
Orhan ERGEZER

Orhan ERGEZER

Mail: orhanergezer@adanahaber.net

Vergide Adalet mi, Yaşam Tarzına Ceza mı? 

Sigara Üzerinden Bir Haraç Ekonomisi... 

Devlet, vergi alır. Bunu inkâr eden yok. 

Ancak mesele sadece vergi almak değil; o verginin kime, nasıl ve ne oranda uygulandığıdır. Bir başka ifadeyle, verginin miktarı değil, adaleti tartışılmalıdır. 

Türkiye’de bir paket sigaranın fiyatı bugün itibarıyla 100 TL’ye dayanmış durumda. Bu fiyatın yaklaşık yüzde 80’i vergi. Evet, yanlış duymadınız: İçtiğiniz sigaranın dörtte biri tütünse, kalanı adeta sigara içene kesilen  cezadır.

Vergi mi, Ceza mı?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 73. maddesi açık:

"Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür."

Buradaki kilit ifade "mali güce" göredir. Ancak sigara içen vatandaş, ister asgari ücretli olsun ister emekli, aynı oranda vergiye mahkum ediliyor. 

Bu anayasal anlamda eşitlik ilkesine aykırıdır. Üstelik verginin oranı değil adaleti tartışmasız olarak önceliklidir.

Tütün mamulleri üzerinden alınan ÖTV oranı yüzde 63'tür. Buna KDV, maktu vergi ve tavan fiyat sınırlamaları da eklenince, ortaya çıkan tablo bir “kamu sağlığı" politikasından çok bir yaşam tarzı tahakkümüdür.

Sağlık mı, Bahane mi?

Devletin savunması hazır.

" Toplum sağlığı için sigarayı pahalı tutuyoruz.” 

Peki burada soralım: 

Aynı devlet, şekerli ürünlerde benzer vergi politikalarını neden uygulamıyor? Ya da arabadan alınan vergilerle karbon salımı azaltılmış mı oluyor?

Dahası var. 

Türkiye'de tütün ürünlerinden 2023 yılında yaklaşık 125 milyar TL vergi geliri elde edildi. (Kaynak: TC Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Gelirleri Raporu, 2023)

Bu, devletin tütün üzerinden kurduğu ekonomik bağımlılığın bizzat kanıtı değil midir? 

Yani bir yandan sigaraya karşıyız diyorsunuz, öte yandan bütçeni o “karşı” olduğunuz alışkanlığa yaslıyorsunuz.

Buna çifte standart değilse ne denir?

Yaşam Tarzı Üzerinden Ayrımcılık

Sigara içmeyenlerin sağlığı elbette korunmalı. Ama bu, sigara içenlerin cezalandırılması anlamına gelememeli. "Seçim özgürlüğü" dediğimiz şey hoşumuza gitmeyen tercihleri de kapsar. 

Anayasa’nın 10. maddesi der ki:

"Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve 'benzeri sebeplerle' ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

'Benzeri sebepler' ifadesi, yaşam tarzlarını da kapsar. 

Bugün sigara içtiği için cezalandırılan vatandaş, yarın başka bir tercihinden ötürü hedefe konabilir.

Devlet, vatandaşın sağlığı için yönlendirme yapabilir. Ama bu yönlendirme cezaya dönüşürse adı politika değil, disiplin etme mekanizması olur.

Tütün, Yoksulun Vergi Alanı

TÜİK verilerine göre Türkiye’de en çok sigara tüketen kesim, düşük gelir grupları. Bu da demek oluyor ki, tütün vergisi aslında dolaylı bir yoksul vergisidir.

Zenginin içtiği puroyla, yoksulun içtiği sarma sigara aynı kefeye konmaz ama vergi aynı oranda biner.

Prof. Dr. Rona Aybay'ın şu tespiti burada anlamlı:

"Dolaylı vergiler, zenginle yoksul arasında ayrım yapmaz; bu da sosyal adaletle bağdaşmaz."

Yani Devletin Görevi, Yasakçılık Değil Adalettir. 

Bu ülkede sigara içmek yasal ve her yasal davranış, ceza tehdidinden muaf olmalıdır. 

Devletin görevi, vatandaşın cebine göz dikmek değildir. Ona özgür ama sağlıklı bir yaşam zemini sunmaktır.

Tütün üzerinden kurulan bu haksız vergi rejimi, ekonomik değil ideolojik bir tercihtir ve açık konuşmak gerekirse; Vergi değil, modern çağın örtülü sansürüdür.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME