Taraf olmayanın bertaraf olacağı sözünün basın dünyasında geçerli olmaması gerektiği kanısındayım.
Kişinin elbetteki siyasi bir görüşü olması doğaldır, lâkin okura saygı ve güven verme adına sorumlu basın camiası mensubu tarafsız görev yapma durumundadır. Biz buna görev anında giyilmesi gereken gömleğe, bağımsız basın diyoruz. Orada da bazı eleştirilere maruz kalınsada görev esasa dair işlediğinden altında kalınmaz.
*
Gelelim siyasete..
Halk yorgun, perişan, vatandaş solgun.. siyaset darmaduman.
Nas.. ekonomi faize dirençle önemli bir zaman yol aldıktan sonra.. faiz arttımına gidildi. Dolar fırladı, altın hopladı, madem faiz arttırılacaktı peki geçen o önemli kayıp zaman artçılarının etkileri.. yarattığı yara bereler kime, tabiki vatandaşa mal olacak. Yabancı yatırımcının gelmek için azımsadığı yetmez ama evet diyemediği beklediği faiz artırımının dahası var mıdır?
*
Bayram gelmiş neyime..
Gıdadan, eğitim, sağlık, ulaşım vb giderlerine kadar maliyeti gittikçe vatandaşın yükünü arttırmaktadır.
Asgari ücrete, maaşlara gelen zamlar TL'nin değer kaybetmesiyle daha yolda erimesinde ne yapsın?
Bir araba veya evi nakitle alan için bir çanta dolusu para gerekmekte.
Halbuki önceki dönemin hazine ve maliye bakanının 'TL şu an en zayıf durumunda, gideceği yer yok, vatandaş rahat olsun' diyeli henüz 1 yıl olmuştu.
*
İktidar uçan ekonominin altından kalkmaya uğraşırken bir yandan okullara İmam atamakta, bir yandan yeni anayasa için kolları sıvamakta. Dünya savaşın eşiğinde ölüp dirilirken, Rusya' da kaos.. şimdilik anlaşmayla bastırılan isyan, iç karışıklıkla yüz yüze geldi.
*
Ya muhalefet?. kim yenildiyle, kongreler, genel başkan kim olsunla oldukça yoğun.
Her seçim, kongre zamanı önseçim olsun, delegelik kalksın, üyelikler yenilensin vb hep denir.. denir de sonra neyse şimdi dursun, susalım seçim yakın, artık kısmet bir dahaki seçime.
*
Büyükler ne derse o.. halkın işi zor iktidar olsun muhalefet olsun, siyasi elitler, sırça, sözde söylemli siyasiler partililerce ekarte edilmedikçe, demokrasi içselleşmedikçe, bir kavala gidildikçe toplumsal huzur, başarı çok uzak görünüyor.
*
Muhalefet neden kaybediyor? örgütsel nedenler.. Aktif üyeyle önseçimle tabandan tavana demokrasi yollarının açılıp sağlıklı yönetimler il, ilçe başkan ve vekillerin vb belirlenmesinin önemi, seçimde sandığa gitmeyenler ve oy vermeyenlere bakıldığında görülmektedir.
*
Davranış bilimi dersi.. siyasi donanım, beşeri ilişkiler dersi.
Alan saha çalışmaları derme çatma değil, organize profesyonel olmalı, çalışmalar sahanın sosyolojik yapısına paralel.. liyakatlı, eğitimli, bilgili öncülerle olmalı. Selam vermeyi dahi lutüf gören, tepeden davrananlarla değil, sosyal yönü ve liyakati olanlarla yürütülmeli.
*
Dönem kuralı getirilmeli..
Enerji, dinamizm için, demokrasi kanallarının açılması arınma, sinerji, devir daim için önemlidir.
Üretken fayda getirecek kişilerden korkuluyor, yerleri elden gidecek diye dar kadrolarla ilerlenmeye çalışılıyor bu da tabii seçim çalışmalarının verimsiz olmasına yol açıyor.
*
Hep aynı nakarat.
Vatandaş bakıyor aynı kişiler, bıkkın, umutsuz.. yıpranmış profilleri sürekli görmek itibardan tasarruf getirmekte.
Tarladan iyi verim alabilmek için birkaç yılda dinlendirilir (nadas) farklı ürün ekilir, siyasetten verim almak isteniyorsa, başarı için, tabiki bazı feragatlar olmalı.
*
Deprem olduğunda herkes ne diyor?Deprem değil zayıf bina öldürür, binayı yapanı ve ona izin veren ruhsat yetkililerini suçluyor.
Peki sandıktaki başarısızlık, siyasi depremdeki sorumlular kim? Binayı yapan kim, mühendis kim, mimar kim, ruhsatı verenler kimler? Doğal olarak en baştan en tabana yetkililer, örgütler ve yanlış yapanları oralarda tutan delege ve üyelere kadar herkes sorumlu sanırım.
*
İlla demokrasi..
Genç, kadın veya üye geliyor çalışıyor, bakıyor ufak, ufak engelleniyor, verimli ise parti düşünülmeksizin rakip görüldüğünden yolu kesiliyor. Ne performans, ne liyakat, ne demokrasi..
Önünde emeğiyle, çalışınca yükselebilen bir misal yok, çok nadir.
Bir dayı veya bir başkana dayayacaksın sırtını. Onlarda belli bir zümreyle ablukada, yol verirler mi hiç panter gibiler parazitler.
Velhasıl bir saadet zinciridir almış zuladan gidiyor. Bireysel sıkıntılar bir yana, bekle ki partiye, ülkeye, millete hayır gelsin.
*
Bir parti feodal toprak ağası zihniyetiyle yönetilemez.
Parası olan, ticaret, ihale ilişkileri olanlar siyasette cirit atanlar, çıkar ilişkilerine dayalı grift yapılar partiye zarar veren, ilerlemenin önündeki engellerdir. İdealist, prensip, ilke sahibi insanların önünün açılması her partilinin görevi hatta vebalidir. Sınıf farkıyla sınıf mücadelesi demokrasi öncülüğünde evvela partilere yerleştirilmelidir. Siyasette parasız adam gereksiz adam mantığı değil.. omurgalı, idealist, örgütçü insan gerekli mantığı geçerli kılınmalıdır.
*
Kurultay delegeleri raptı zaptan çıkarılmalı, adaylar aktif üyelerce seçilmeli, siyasete demokrasi, kalite gelmelidir. Gittikçe düşen profilli listeler, liyakatı, üç cümlelik ideolojisi, fikri olmayanlar partilerin kaderini belirlememeli.
*
Nitelikli üye.. demokrasi diyorsak üyeye yaptırım gücü gelmeli, bin, iki bin üyem var mantığı bitirilmeli, üye koyun değildir.. üyeyi değersizleştiren yöntemlere son verilip, değer hissettiren aidiyet duygusu aşılanmalıdır.
*
Seçimi kaybetme nedenlerinden biri olarak tartışılan soru.. Chp değişti mi?
liyakat sahibi, donanımlı, partinin tarihsel köklerine ve kurucu felsefesine sadık, ideolojik özü itibarıyla gerçek Chp’li, Liyakat sahibi, donanımlı, partinin tarihsel köklerine ve kurucu felsefesine sadık, ideolojik özü itibarıyla gerçek Chp’liler üst düzeylere taşınmalıdır.
*
Özeleştiri bir kültürdür, eleştiriyi kabul etmemek ise ya cahil ya da sözde aydın kompleksidir.. onlarında çoğu tatlı suda karışık yüzme dalında madalyalı.
*
Muhalif halk.. Öğretilmiş yenilgiler, mazeret değil, kanıksanmış zaferler istiyor artık.
*
Koltuk Chp'den oy'lar iktidara..
Abdüllatif Şener Chp'ye oy vermediği itirafıyla gündem, görünen o ki bu buzdağının görünen kısmı.. partinin içinde olupta başka yere oy veren, hatta açıktan oy isteyen bir oy şuraya bir oy buraya diyen niceleri var. Başarı isteniyorsa.. sorunların ana odakları çözülmeli, partinin olanaklarını gümüş tepside sunanlar unutulmamalı.
Asıl gümbürtü herhalde (şenercikler) yeni anayasa esnasında kopacak..
(Birilerinin bitmedi dediği diyeti, verilen vekiller bir yana, ittifakta sunulan (37) vekiller, Chp belediyelerinde alan açma, iyi ödünlerle asıl kimin ödediği tartışılır)
*
Seçimden sonra kim ne dedi?
İmamoğlu: "Değişim kurul, heyet değişimiyle olmaz. Toplumun istediği değişime kulağını kapatarak olmaz"
Özgür Özel: Bırakın parti mensuplarını, oy veren vatandaşın bize “Değişin” deme hakkı var. Hatta oy vermeyenler de “Değişin de oy verelim” diyebilir.
*
Veli Ağbaba.. CHP'yi yarı yolda bırakan ve mantık dışı açıklamalar yaparak Chp'den istifa eden bu sağcı, siyasal İslamcı siyasetçileri kim ya da kimler Chp'ye getirdiyse bedel ödemelidir."
*
Engin Altay: Çekilmesini bilmek lazım.
"Başarı diyenin aklından şüphe ederim. Gerçek anlamda ve tepeden tırnağa iç muhasebe yapmalı".
*
Gürsel Tekin: Biz ıslak imzalı tutanakları alıp getirseydik bugün seçimi alırdık. 17 bin sandıktan veri alınmadığını arkadaşlarımızın verilerini doğru sayarak verdim.
*
Gökhan Günaydın.. 192 bin sandığın tamamına egemen olduk dersek, doğru söylemiyoruz. sorumluluklarını yerine getiremeyen parti görevlileriyle yolların ayrılması gerekiyor.
*
Tunç Soyer “Susmanın değil, konuşmanın tam zamanı”
*
Kim yenildi?.. öğretmen sınıfta sözlü yapacağım der, kimi sıranın arkasına kimisi arkadaşının siperine saklanır.. öğretmen oğlum sen kalk dediğinde kimi ben, ben der kimi duymazdan gelir, kimi havaya bakar.. dersine çalışan görevini hakkıyla yapan, kimi de bilmediği halde atar tutar ordan burdan sorunun cevabından başka der herşeyi.
*
Gülemiyoruz artık.. çünkü niye güldüğümüzü merak etmiyorlar artık.
*
Demokrasi bunun neresinde?
Adına statüko mu dersiniz, geleneksel, töre mi artık.. muhtardan, başkanlara, dönemlerce kalanlara kadar, ya kendi bırakacak ya da vefat ederse ancak, koltukların boşaldığı bu düzen artık bitmeli. Gidince de bitmeyen bir de kendinden sonrası için, işaret edeceği yere bakıp, baktırılan bu antidemokratik soyut şartnameler artık yırtılmalı.
*
'Yapma bize numera'
Numeroloji Nedir?. Numeroloji, sayıların insan hayatındaki önemine ve etkilerine odaklanan bir inanç sistemidir.
Bahçeli.. 2009 yılındayız. 2009’un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. İki sıfırı kaldırdık. Ne kaldı 29. 11 ile 29’u toplayın ne oldu, 40. Milliyetçi Hareketi’nin 40. yılı. Bunlar tesadüf olamaz.
*
Bahçeli, yüzde 40 oy almak için şu formülü de vermişti:
“Her ülküdaşıma bir görev düşüyor. Daha önce MHP'ye hiç oy vermemiş ilkokuldaki 5 arkadaşını bulacaksın. Ortaokuldan 5 arkadaşını bulacaksın. Askerliğinizi yaptığınıza göre 5 asker arkadaşınızı bulacaksın. Mahalleden 5 arkadaşını bulacaksın, sokaktan da 4 arkadaşını bulacaksın. Toplayın 24.49 milyon seçmen var, bunu 24'e bölerseniz ortaya çıkan rakam ülkücülerin oy temin etmesini gerektiren hane sayısını verir. Demek ki 19 milyon alabilirsek MHP iktidar olur.”
*
Kılıçdaroğlu.. 'Açık ve net söylüyorum, değil 6'lı masa Türkiye'nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16'lı masa kuracağım'.. ve..
Kılıçdaroğlu.. '6 değil yeri gelirse 16'lı da 26'lı da masa kurarım'.
*
Evdeki hesap..
(6) ocak 1.İnönü muharebesi başladı.
(16) mayısta kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkıldı.
(26) ağustos.. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin ilk harekat emrinin Anadolu'ya duyurulması.
6+ (1)6+ (2)6 =
1'le 2'yi at = 6+6+6=18
26-16=10
Topla çıkanları..
18+10=28
10'la 10'u topla=20, yanına 28'i koy
2028' de kaçarı yok geliyoruz iktidarız.
*
Numeroloji bir yana.. bu ülkenin Cumhuriyet Halk Partisi'ne ihtiyacı var.
Attila İlhan'dan bir dörtlüğü ithafla, selametle..
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum..
Halkın partisi halka emanettir.