Alemdar Öztürk Ceyhan'da kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyerek Hüseyin Sözlü döneminde gerçekleştiğini öne sürdüğü yolsuzluklarla ilgili iddialara yer verdi. Öztürk, basın toplantısında bu iddiaları yargıya taşıyacağını, Adana Valiliğine bu amaçla bilgi verildiğini, İçişleri Bakanlığından da müfettiş talep edildiğini söyledi. Öztürk'ün suçlamaları dile getirirken belge desteğinde konuşup konuşmadığını bilemiyorum.
Verilmek istenen mesajın tipik bir algı operasyonu olduğu konusunda ciddi şüpheler var.
İddialar kamuoyuna -sandıkta başarılamadı, gereği kapalı kapılar ardında yapılmak isteniyor- şeklinde yansıyor.
Adanalının zihninde ikinci bir Aytaç Durak vakası ile karşı karşıya olunduğu izlenimi yaratılıyor.
Senaryonun eksiksiz işlemesi için alt yapı incelikle dokunuyor, titizlikle hazırlanıyor.
Bu sütunlarda Hüseyin Sözlü hakkında birçok kez, çeşitli konularda eleştiriler yönelttik…
Bu yüzden sayısız kereler mahkemeye verildik, süren davaların yanısıra, 30 mart sonrası yeni bir mahkeme sürecini de yaşamaktayız...
Biz eleştiriyoruz, Sözlü mahkemeye vermeye devam ediyor.
Bütun bunlar bizi yolumuzdan alıkoyuyor mu, elbette ki hayır!
Doğru bildiğimiz yoldan bizi sadece Allah geri çevirebilir.
Bunu geçiyoruz...
'Çoğunluk Abdullah Torun yerine Hüseyin Sözlü'yü istedi diye', masa başında hazırlanan antidemokratik gayretler hakka, hukuka ve de vicdani esaslara yakışır görülebilir mi?
Hukuk devletinde yaşıyorsak, yaşadığımızı varsayıyorsak, tercihimiz değil diye Sözlü gerçeğini yok saymak mümkün mü?
Hüseyin Sözlü, 'farklı tarzı,Adanalının iktidara olan isyanını kimliğinde birleştiren yaklaşımı ve de aksiyoner özelliği ile' Adanalının helal oyları ile seçilmiş bir belediye başkanıdır. Beğeniriz beğenmeyiz, gönlümüzde bir başka aday olabilir, bununla birlikte sandıktan çıkan sonucu oy vermeyenlerin de kabullenmesi, en başta da siyasi iradenin bu sonuca saygı duyması gerekmez mi?
Sandıkta bileği bükülmeyen Sözlü'nün masa başında kellesi mi alınmak isteniyor?
Belediye başkanlığı koltuğuna –tepeden inme- yöntemlerle değil, demokratik yollarla oturan Aytaç Durak örneğini gören Adanalılara ikinci bir travma mı yaşatılmak isteniyor?
Alemdar Öztürk, 100 milyon lira (100 trilyon) liralık bir kayıp/kaçak iddiasından söz ediyor, ancak, -deliller ortaya konulmadığı için- iddia ne kadar doğrudur bilemiyoruz?
Bu miktar yolsuzluk iddiasının hangi dönemde gerçekleştiğine ilişkin bir açıklama ise bugüne kadar yapılmış değil.
Alemdar Öztürk'le 30 Mart tarihinden birkaç gün sonra Ceyhan’da Tatlıcı Köse'de oturuyorduk. Aynı gün gerçekleşen teşekkür yemeğinde dile getirdiği iddianın belgeye dayalı olup olmadığını sormuştum; -Birkaç gün sonra basın toplantısı yapacağım, belgeleri de bilgileri de göstereceğim. Haber veririm, buraya gelirsin hepsini veririm- demişti.
Toplantının varlığını olup bittikten sonra öğrendim.
Beni bilenler bilir..
Hiçbir devirde yağdanlık olmadım…
Kumanda ile hareket etmedim.
Bazı yalaka güruhu ve TOPAL EŞEKLERİN sarfettiği salyalı sözleri ise hiç umursamadım.
Doğru bildiğim yoldan geri dönmek şöyle dursun,
Bedel ödemeye gururla devam ediyorum.
Basın toplantısında bulunsaydım, -yolsuzluk iddialarının hangi dönemi kapsadığını da – sorardım.
-15 yıl Ceyhan Belediye Başkanlığını yürüten Hüseyin Sözlü’nün son 4.5 yıllık dönemi yolsuzluk gerekçesi ile sorgulanıyorsa, geçmişin de mercek altına alınması gerekmez mi – diye de eklerdim.
Ne şekilde yanıt alırdım, doğrusu merak ediyorum?
Verilmek istenen mesajın tipik bir algı operasyonu olduğu konusunda ciddi şüpheler var.
İddialar kamuoyuna -sandıkta başarılamadı, gereği kapalı kapılar ardında yapılmak isteniyor- şeklinde yansıyor.
Adanalının zihninde ikinci bir Aytaç Durak vakası ile karşı karşıya olunduğu izlenimi yaratılıyor.
Senaryonun eksiksiz işlemesi için alt yapı incelikle dokunuyor, titizlikle hazırlanıyor.
Bu sütunlarda Hüseyin Sözlü hakkında birçok kez, çeşitli konularda eleştiriler yönelttik…
Bu yüzden sayısız kereler mahkemeye verildik, süren davaların yanısıra, 30 mart sonrası yeni bir mahkeme sürecini de yaşamaktayız...
Biz eleştiriyoruz, Sözlü mahkemeye vermeye devam ediyor.
Bütun bunlar bizi yolumuzdan alıkoyuyor mu, elbette ki hayır!
Doğru bildiğimiz yoldan bizi sadece Allah geri çevirebilir.
Bunu geçiyoruz...
'Çoğunluk Abdullah Torun yerine Hüseyin Sözlü'yü istedi diye', masa başında hazırlanan antidemokratik gayretler hakka, hukuka ve de vicdani esaslara yakışır görülebilir mi?
Hukuk devletinde yaşıyorsak, yaşadığımızı varsayıyorsak, tercihimiz değil diye Sözlü gerçeğini yok saymak mümkün mü?
Hüseyin Sözlü, 'farklı tarzı,Adanalının iktidara olan isyanını kimliğinde birleştiren yaklaşımı ve de aksiyoner özelliği ile' Adanalının helal oyları ile seçilmiş bir belediye başkanıdır. Beğeniriz beğenmeyiz, gönlümüzde bir başka aday olabilir, bununla birlikte sandıktan çıkan sonucu oy vermeyenlerin de kabullenmesi, en başta da siyasi iradenin bu sonuca saygı duyması gerekmez mi?
Sandıkta bileği bükülmeyen Sözlü'nün masa başında kellesi mi alınmak isteniyor?
Belediye başkanlığı koltuğuna –tepeden inme- yöntemlerle değil, demokratik yollarla oturan Aytaç Durak örneğini gören Adanalılara ikinci bir travma mı yaşatılmak isteniyor?
Alemdar Öztürk, 100 milyon lira (100 trilyon) liralık bir kayıp/kaçak iddiasından söz ediyor, ancak, -deliller ortaya konulmadığı için- iddia ne kadar doğrudur bilemiyoruz?
Bu miktar yolsuzluk iddiasının hangi dönemde gerçekleştiğine ilişkin bir açıklama ise bugüne kadar yapılmış değil.
Alemdar Öztürk'le 30 Mart tarihinden birkaç gün sonra Ceyhan’da Tatlıcı Köse'de oturuyorduk. Aynı gün gerçekleşen teşekkür yemeğinde dile getirdiği iddianın belgeye dayalı olup olmadığını sormuştum; -Birkaç gün sonra basın toplantısı yapacağım, belgeleri de bilgileri de göstereceğim. Haber veririm, buraya gelirsin hepsini veririm- demişti.
Toplantının varlığını olup bittikten sonra öğrendim.
Beni bilenler bilir..
Hiçbir devirde yağdanlık olmadım…
Kumanda ile hareket etmedim.
Bazı yalaka güruhu ve TOPAL EŞEKLERİN sarfettiği salyalı sözleri ise hiç umursamadım.
Doğru bildiğim yoldan geri dönmek şöyle dursun,
Bedel ödemeye gururla devam ediyorum.
Basın toplantısında bulunsaydım, -yolsuzluk iddialarının hangi dönemi kapsadığını da – sorardım.
-15 yıl Ceyhan Belediye Başkanlığını yürüten Hüseyin Sözlü’nün son 4.5 yıllık dönemi yolsuzluk gerekçesi ile sorgulanıyorsa, geçmişin de mercek altına alınması gerekmez mi – diye de eklerdim.
Ne şekilde yanıt alırdım, doğrusu merak ediyorum?