Abone ol
Destici, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "İskilipli inandığı bir hayatı yaşama konusunda bedel ödemiş büyük bir manevi şahsiyettir. Rahmetle ve saygıyla anılması gerekir. Belediye Başkanı Sözlü'yü İslam dininin manevi şahsiyetlerine takındığı tavırdan ötürü men ediyor ve kınıyorum."
"HÜKÜMETİ SAVUNMAK CUMHURBAŞKANINA MI KALDI?"
"Halbuki daha yumuşak bir üslupla daha kucaklayıcı bir üslupla ve cümlelerle bu isi toparlaması gerekirken, toplumun daha çok birliğe beraberliğe kardeşliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanının böyle bir dil ve üslup kullanması kabul edilebilir değil. Bunu da sehven yapmadığını düşünüyorum. Önceden bilerek planlayarak, kurgulayarak yaptığını da biliyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanının bütün metinleri günler öncesinden hazırlanıyor, didik didik gözden geçiriyor. Bir iki aşamadan geçtikten sonra kendi önüne geliyor. Ve en son kendisi de bir ön elemeden geçirdikten sonra bu konuşmaları yapıyor. Onun için bu kabul edilebilir bir şey değil. Cumhurbaşkanına kullandığı cümleler yakışmadı. Ve gidecek olanı da tahrik etti."
"Ben şimdi anlamadım sayın Cumhurbaşkanının hükümeti savunma gibi bir anayasal görevi mi var? Bırakın hükümeti sayın Davutoğlu, ilgili bakanlar savunsun. Hükümete yapılan eleştirileri yanlışların dile getirilmesini sayın Davutoğlu savunabilir. Her gün bir yerde miting yapıyor zaten. Her gün televizyonlarda. Bakanlarının ya da genel başkan yardımcılarının hepsi televizyonlarda bağımsız diye atadıkları bakanlar bile il il gezip, Ak Parti'ye oy devşirmeye çalışıyorlar. Bu kadar imkanları varken sayın Cumhurbaşkanı, buradan muhalefet partilerine hükümeti eleştirmesinde bulunuyor. Tavsiyenin de ötesine geçerek 'hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar' diyor. Elbette ki hükümetin yanlışlarını muhalefet söyleyecek, eleştirecek ve buradan da elbette ki doğruların yapılması için bir takım önerilerde bulunacak."
Devrin büyük din adamlarından biri olan İskilipli Atıf Hoca 26 Aralık 1925'te şapka devriminden yaklaşık 1 buçuk yıl önce Maarif Vekâleti'nden izin alarak yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve şapka risalesi gerekçe gösterilerek risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi.
26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı.
Savcı, İskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. O gece rüyasında Peygamber Efendimizi gören Atıf Hoca, "Yanıma gelmek dururken ne diye müdafaa karalamakla meşgul oluyorsun?" hitabı sonrasında kaleme aldığı savunmasını yırttı.
Atıf Hoca ertesi gün mahkemede savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirtti. Bunun üzerine mahkeme reisi Ali Çetinkaya savunma yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.
DEVLETTEN İADE-İ İTİBAR
Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği bahanesiyle idam edilen İskilipli Atıf Hoca'ya yıllar sonra devlet tarafından iade-i itibar verildi.
Atıf Hoca'ya devlet tarafından bir iade-i itibarda Sağlık Bakanlığı'ndan geldi. Çorum'un İskilip ilçesinde bulunan İskilip Devlet Hastanesi'nin adını İskilip Atıf Hoca Devlet Hastanesi olarak değiştirildi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'yü cahil ve bilgisiz olmakla suçladı.
Yaptığı bir konuşmada, büyük İslam alimi İskilipli Atıf Hoca için, "onun gibi kalleş ve kancık olmayın' ifadelerini kullanan Hüseyin Sözlü'nün bilgisiz ve cahil olduğunu söyleyen BBP Genel Başkanı Destici, "Belediye Başkanı tarihi bilmiyor. İskilip'linin niye idam edildiğinden haberi yok" ifadesini kullandı.
Destici, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "İskilipli inandığı bir hayatı yaşama konusunda bedel ödemiş büyük bir manevi şahsiyettir. Rahmetle ve saygıyla anılması gerekir. Belediye Başkanı Sözlü'yü İslam dininin manevi şahsiyetlerine takındığı tavırdan ötürü men ediyor ve kınıyorum."
"HÜKÜMETİ SAVUNMAK CUMHURBAŞKANINA MI KALDI?"
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'den KKTC'ye su temin projesi açılış töreninde yaptığı konuşmayı da eleştirdi. Erdoğan'ın hükümeti savunan konuşma yaptığını savunan Destici, saray konusunun yeniden gündeme getirilmesinin de bilinçli yapıldığını iddia etti.
BBP lideri Destici, genel seçim çalışmaları kapsamında Adana'da basın mensupları ve partililerle sabah kahvaltısında bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılış töreninde yaptığı konuşmanın kendisine yakışmadığını söyleyen Destici, "Gerçekten son dönemlerde bu saray tartışmaları gündemden düşmüştü. Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kendisi şimdi bu saray tartışmalarını gündeme getirmiş oldu. Ben bunu da bilinçsiz bir şekilde yapmadığını bilinçli bir şekilde yaptığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı gerginlik istiyor toplum ayrışsın, kutuplaşsın bizde buradan siyasi bir menfaat elde edelim istiyor dün net bir şekilde vurgulayarak hepimize göstermiş oldu" dedi.
Cumhurbaşkanı'nın muhalefet partisi liderlerini yaptığı açıklamalarla tahrik ettiğini iddia eden Destici şöyle konuştu:
"Bir Cumhurbaşkanı'nın ağzından 'kuzu kuzu geleceksin, tıpış tıpış geleceksin, istesen de geleceksin, istemesen de geleceksin, mecbur geleceksin' yani gelecek adamı da gelmemesi için tahrik ediyor. Bunu dinleyen muhalefet partisi başkanı, ister Meclis'te olsun ister olmasın 'gelmiyorum' diyecek. İşte işi oraya doğru götürüyor."
"Halbuki daha yumuşak bir üslupla daha kucaklayıcı bir üslupla ve cümlelerle bu isi toparlaması gerekirken, toplumun daha çok birliğe beraberliğe kardeşliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanının böyle bir dil ve üslup kullanması kabul edilebilir değil. Bunu da sehven yapmadığını düşünüyorum. Önceden bilerek planlayarak, kurgulayarak yaptığını da biliyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanının bütün metinleri günler öncesinden hazırlanıyor, didik didik gözden geçiriyor. Bir iki aşamadan geçtikten sonra kendi önüne geliyor. Ve en son kendisi de bir ön elemeden geçirdikten sonra bu konuşmaları yapıyor. Onun için bu kabul edilebilir bir şey değil. Cumhurbaşkanına kullandığı cümleler yakışmadı. Ve gidecek olanı da tahrik etti."
Parlamenter sistemlerde Cumhurbaşkanlığı makamının sembolik olduğunu belirten Destici, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı makamı sadece temsil makamıdır. Yani icra makamı değildir. Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını izledim. İşte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne su temini projesi tamamlanmış, bunun açılışı yapıldı. Biz emeği geçenlere teşekkür ediyoruz kim hayırlı bir iş yaparsa. Ama böyle bir projede bile Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin çok önemli bir projesinde bile sayın Cumhurbaşkanı'nın iç siyasete girmesi ve oradan muhalefeti eleştirmesi hele ki hükümeti savunması: 'Hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar' diyor."
"Ben şimdi anlamadım sayın Cumhurbaşkanının hükümeti savunma gibi bir anayasal görevi mi var? Bırakın hükümeti sayın Davutoğlu, ilgili bakanlar savunsun. Hükümete yapılan eleştirileri yanlışların dile getirilmesini sayın Davutoğlu savunabilir. Her gün bir yerde miting yapıyor zaten. Her gün televizyonlarda. Bakanlarının ya da genel başkan yardımcılarının hepsi televizyonlarda bağımsız diye atadıkları bakanlar bile il il gezip, Ak Parti'ye oy devşirmeye çalışıyorlar. Bu kadar imkanları varken sayın Cumhurbaşkanı, buradan muhalefet partilerine hükümeti eleştirmesinde bulunuyor. Tavsiyenin de ötesine geçerek 'hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar' diyor. Elbette ki hükümetin yanlışlarını muhalefet söyleyecek, eleştirecek ve buradan da elbette ki doğruların yapılması için bir takım önerilerde bulunacak."
ŞAPKA DEVRİMİNDEN ÖNCE YAZDIĞI KİTAP BAHANE EDİLİP İDAM EDİLDİ
Devrin büyük din adamlarından biri olan İskilipli Atıf Hoca 26 Aralık 1925'te şapka devriminden yaklaşık 1 buçuk yıl önce Maarif Vekâleti'nden izin alarak yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve şapka risalesi gerekçe gösterilerek risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi.
26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı.
Savcı, İskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. O gece rüyasında Peygamber Efendimizi gören Atıf Hoca, "Yanıma gelmek dururken ne diye müdafaa karalamakla meşgul oluyorsun?" hitabı sonrasında kaleme aldığı savunmasını yırttı.
Atıf Hoca ertesi gün mahkemede savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirtti. Bunun üzerine mahkeme reisi Ali Çetinkaya savunma yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.
DEVLETTEN İADE-İ İTİBAR
Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği bahanesiyle idam edilen İskilipli Atıf Hoca'ya yıllar sonra devlet tarafından iade-i itibar verildi.
2009 yılı başında Ankara'da bir park yerindeki yeri bile bilinmeyen mezarı alınarak İskilip'teki Gülbaba mezarlığına taşındı. Mezar yeri değişikliği 2010 yılı başında kamuoyunun bilgisine sunuldu.
Atıf Hoca'ya devlet tarafından bir iade-i itibarda Sağlık Bakanlığı'ndan geldi. Çorum'un İskilip ilçesinde bulunan İskilip Devlet Hastanesi'nin adını İskilip Atıf Hoca Devlet Hastanesi olarak değiştirildi.
Yorum Yazın