Emperyalistler artık kendi orduları ile savaşmıyor, sömürecekleri yerlerdeki halkı birbirine düşürüp savaştırıyor ve asgari düzeyde askeri müdahale ile o bölgeleri sömürüyorlar. Üstüne üstlük silah satarak da kazanç sağlıyorlar.
Ortadoğu ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere iç savaş yaşanan ülkelere baktığımızda aynı milletin ayrıştırılması sonucunda birbirine karşı düşman haline gelmeleri karşısında derin üzüntü ve endişe duyuyoruz.
Bizim ülkemizde de uzun yıllardır sağcı-solcu, Sünni- Alevi, Türk-Kürt gibi ayırımlarla bu nifak tohumları atılıyor. Nerede ise iki kişi yan yana gelmesin istiyorlar. Özellikle AKP iktidarı döneminde parti bazında ayrımcılık had safhaya ulaştı. AKP’ye karşı gelmek, eleştirmek Devlete karşı gelmek ile eş tutulur oldu.
Milletimizi ayrıştıran söylemleri kullananların en başlarında İç İşleri Bakanımız var. Kendisi bir partinin genel başkanı iken, davasını ve dava arkadaşlarını bir anda bırakarak iktidar partisine geçip bakan oldu. İç İşleri Bakanlığının başlıca görevi “Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü….korumak” olmasına rağmen her beyanatında milletin bir kısmını dışlamakta ve suçlamakta, bütünlüğü sağlamak şöyle dursun ayrıştırmakta ve kutuplaştırmakta. Üstelik bunu bırakın siyasi nezaketi hiçbir nezaket kuralına uymadan yapmakta.
En son Anayasa Mahkemesi başkanı ile ilgili beyanlarına karşı eleştiride bulunanları kast ederek "Çok hoşuma gitti. Kimlerin Anayasa Mahkemesi'ni savunduğunu gördüm. Bu devlete 'katil' diyenler ve Anayasa Mahkemesi tarafından 'siz katil deme hürriyetine sahipsiniz' diyenler, yıllardan beri bu ülkenin değerlerini yermek isteyenler hepsi bir cephe oldular" dedi.
Düşünün ki bir ülkenin İç İşleri Bakanı milletini birleştirirken değil aksine ayrıştırırken "Çok hoşuma gitti" demekte hiçbir beis görmüyor.
İdarecilerimizin kutuplaştırıcı yaklaşımları olumsuz sonuçlarını bir bir gösteriyor. Bir hoca ekranlara çıkıp bir kısım derneğin iç savaşa hazırlandığını, silahlandığını söylüyor "Birbirini öldürür bu Müslüman millet. Asker bunları vurmak zorunda kalacak" diyor. Bu ülkede 'iç savaş' cümlesinin zikredilmesi bile ne kadar acı…
İç ve dış birçok sorunla mücadele ederken milletimizin bir ve beraber olması güçlü olmamız için çok önemli. Düşmanlarımız bir olmuş denizde ve karada sınırlarımızı ihlal etmeye kalkışıyorlar. Böyle bir süreçte kutuplaştırıcı dil ve davranışlara sahip siyasetçiler ülkeye faydadan çok zarar veriyorlar. Cumhurbaşkanımızın güç oyunları yapan, istifa ederek nabız yoklayan İç İşleri Bakanını derhal görevinden alması, halkı kucaklayacak, birlik ve beraberlik için mücadele edecek bakanlara kabinede yer vermesi gerekmektedir. Milli menfaat ve hedefler şahsi menfaat ve hedeflerden üstündür.