Yeni yargı paketinde yer alan değişiklikler de Kürdistan'ın kurulması için yapılıyor. Pakette yer alan iç güvenlik ile ilgili maddelerin hemen hemen tamamı zaten mevzuatta var. Mesele zaten var olan hükümlerin uygulanmaması, özellik ile teröristlerin önünün açılmasıdır.
Paketin –nükleer bomba gibi- en tehlikeli maddesi isim ve soyadı değişikliği maddesidir. Molotofun ateşli silah sayılacağı, verilen zararların zarar verene ödetileceği… gibi maddeler desteğini alamadıkları diğer %50'nin de desteğini almak için göz boyamadan, kamuflajdan başka bir şey değil. Molotof kokteylini Yargıtay zaten bomba kapsamında kabul ediyor, zarar verenden zararı tazmin etmenin önünde de hiçbir engel yok.
En tehlikeli madde diğerlerinin içerisine yedirilerek toplum ikna edilmeye çalışılıyor. Bu uğurda özellik ile bir takım dini öğelerde kullanılıyor. Hatta BAŞBÜROKRAT Davutoğlu isim değişikliği ile ilgili kendi kızından örnek verip Arapça isim üzerinden inançlı kesimi tavlamaya çalışıyor. Kızı ile perdelemeye çalıştığı isim ve soyadı değişikliği Kürdistan'ın temel kültürel, sosyal ve psikolojik alt yapısını hazırlamak için getirilmektedir. Bölgede PKK'nın halka kan kusturup silah zoruyla her şeyi yaptırması gibi ad ve soyadı değişiklikleri de zorla yaptırılacak! Kürtçe ad ve soyadı aldırılacak, direnenler acımasızca katledilecek! Bölgeyi tümü ile yabancılaştırma ve koparmanın zemini hazırlanıyor.
Kobani denilen yerin asıl adı Ayn el-Arap'tır. Kürtçe olarak sürekli Kobani denilmesi burayı köklerinden koparmak ve Kürdistan’a yamamak için yürütülen bir algı operasyonudur. Aynı şey Türkiye’de bir kısım yerler için de yapılmakta, çözüm süreci içerisinde isimlerin iadesi adı altında devlet bunun önünü açmaktadır. Ayn el-Arap'taki olaylar bahane edilerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde çıkarılan olaylarda yapılmak istenen Türk-Kürt ayrıştırmasından sonra Kürtler arasında da dindar olan ile olmayanı ayrıştırma aşamasına geçmek içindir. Komşu ülkelerde yaptıkları gibi İslami bir düşman belirleme ihtiyacıdır. Ayrıca kurmak istedikleri Kürdistan'da İslami unsurların olmasını istemiyorlar. Bu şekilde Batıya uyum sağlanacak, 11 Eylül ile başlatılan bahanelerin aynısı Türkiye içinde kullanılacaktır. Bu aşamaların askeri eğitim ve malzeme ihtiyacı şimdiden IŞİD bahane edilerek karşılanmakta hatta Türkiye'de anlaşılmaz biçimde bu sürece katkı sağlamaktadır. PKK'nın komşu ülkelerde bulunan kollarına silahlar tam manası ile gökten yağmaktadır. Bu silahlar sonunda yine Türkiye’ye çevrilecektir. Devlet ricali yine bir "kandırıldık" olayı ile karşımızdadır. Basiretleri bu kadar!
Katledilen yardım görevlilerinden birisinin sağ bırakılması yaşananları anlatması içindir. Katiller er geç ortaya çıkacaktır. Bu olay PKK ve IŞİD’ın boyunun çok üzerindedir. Bütün bu olayların arkasında Mossad ve CIA vardır.
Oynanan bu senaryoyu bozmaması için ordunun zayıflatılması, küçültülmesi gerekiyor. Bunun için jandarma TSK'dan kopartılıyor. Bir yandan da TSK'nın itibarı ile oynanıyor. Hatta yine IŞİD bahane edilerek ordu PKK'nın fedaisi yapılmak isteniyor. Ülkemiz ve bölgemiz bu haldeyken jandarmayla ilgili bu kararın vebali iktidar ve destekçilerinin üzerindedir.
Yargıda yapboz tahtasına çevrildi. Asliye ceza mahkemesi duruşmalarına C. Savcıları da girerken birkaç sene önce bu kural değiştirildi savcılar duruşmalardan çekildi. Birkaç ay önce tekrar savcıların duruşmalara çıkması kuralı getirildi. Şimdi yine vazgeçiliyor savcılar duruşmalardan alınıyor. Anlayan beri gelsin! Pakette paralel yapı ile mücadele etmek için duruşmalara girmeyen savcılara mahkeme kararlarına karşı itiraz hakkı veriliyor. Hâkim hiçbir yerden emir almaz –almamalı– savcıya ise emir verilebilir. Bu sebeple hükümet gerektiğinde davalara müdahale edebilmek için hukuki zemini şimdiden hazırlıyor.
Milletin artık bütün bunları görmesi ve uyanması gerekiyor! "Dur bakalım ne olacak?" diyerek kaybedecek bir an bile yok! Var olma ya da yok olma noktasındayız!
Paketin –nükleer bomba gibi- en tehlikeli maddesi isim ve soyadı değişikliği maddesidir. Molotofun ateşli silah sayılacağı, verilen zararların zarar verene ödetileceği… gibi maddeler desteğini alamadıkları diğer %50'nin de desteğini almak için göz boyamadan, kamuflajdan başka bir şey değil. Molotof kokteylini Yargıtay zaten bomba kapsamında kabul ediyor, zarar verenden zararı tazmin etmenin önünde de hiçbir engel yok.
En tehlikeli madde diğerlerinin içerisine yedirilerek toplum ikna edilmeye çalışılıyor. Bu uğurda özellik ile bir takım dini öğelerde kullanılıyor. Hatta BAŞBÜROKRAT Davutoğlu isim değişikliği ile ilgili kendi kızından örnek verip Arapça isim üzerinden inançlı kesimi tavlamaya çalışıyor. Kızı ile perdelemeye çalıştığı isim ve soyadı değişikliği Kürdistan'ın temel kültürel, sosyal ve psikolojik alt yapısını hazırlamak için getirilmektedir. Bölgede PKK'nın halka kan kusturup silah zoruyla her şeyi yaptırması gibi ad ve soyadı değişiklikleri de zorla yaptırılacak! Kürtçe ad ve soyadı aldırılacak, direnenler acımasızca katledilecek! Bölgeyi tümü ile yabancılaştırma ve koparmanın zemini hazırlanıyor.
Kobani denilen yerin asıl adı Ayn el-Arap'tır. Kürtçe olarak sürekli Kobani denilmesi burayı köklerinden koparmak ve Kürdistan’a yamamak için yürütülen bir algı operasyonudur. Aynı şey Türkiye’de bir kısım yerler için de yapılmakta, çözüm süreci içerisinde isimlerin iadesi adı altında devlet bunun önünü açmaktadır. Ayn el-Arap'taki olaylar bahane edilerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde çıkarılan olaylarda yapılmak istenen Türk-Kürt ayrıştırmasından sonra Kürtler arasında da dindar olan ile olmayanı ayrıştırma aşamasına geçmek içindir. Komşu ülkelerde yaptıkları gibi İslami bir düşman belirleme ihtiyacıdır. Ayrıca kurmak istedikleri Kürdistan'da İslami unsurların olmasını istemiyorlar. Bu şekilde Batıya uyum sağlanacak, 11 Eylül ile başlatılan bahanelerin aynısı Türkiye içinde kullanılacaktır. Bu aşamaların askeri eğitim ve malzeme ihtiyacı şimdiden IŞİD bahane edilerek karşılanmakta hatta Türkiye'de anlaşılmaz biçimde bu sürece katkı sağlamaktadır. PKK'nın komşu ülkelerde bulunan kollarına silahlar tam manası ile gökten yağmaktadır. Bu silahlar sonunda yine Türkiye’ye çevrilecektir. Devlet ricali yine bir "kandırıldık" olayı ile karşımızdadır. Basiretleri bu kadar!
Katledilen yardım görevlilerinden birisinin sağ bırakılması yaşananları anlatması içindir. Katiller er geç ortaya çıkacaktır. Bu olay PKK ve IŞİD’ın boyunun çok üzerindedir. Bütün bu olayların arkasında Mossad ve CIA vardır.
Oynanan bu senaryoyu bozmaması için ordunun zayıflatılması, küçültülmesi gerekiyor. Bunun için jandarma TSK'dan kopartılıyor. Bir yandan da TSK'nın itibarı ile oynanıyor. Hatta yine IŞİD bahane edilerek ordu PKK'nın fedaisi yapılmak isteniyor. Ülkemiz ve bölgemiz bu haldeyken jandarmayla ilgili bu kararın vebali iktidar ve destekçilerinin üzerindedir.
Yargıda yapboz tahtasına çevrildi. Asliye ceza mahkemesi duruşmalarına C. Savcıları da girerken birkaç sene önce bu kural değiştirildi savcılar duruşmalardan çekildi. Birkaç ay önce tekrar savcıların duruşmalara çıkması kuralı getirildi. Şimdi yine vazgeçiliyor savcılar duruşmalardan alınıyor. Anlayan beri gelsin! Pakette paralel yapı ile mücadele etmek için duruşmalara girmeyen savcılara mahkeme kararlarına karşı itiraz hakkı veriliyor. Hâkim hiçbir yerden emir almaz –almamalı– savcıya ise emir verilebilir. Bu sebeple hükümet gerektiğinde davalara müdahale edebilmek için hukuki zemini şimdiden hazırlıyor.
Milletin artık bütün bunları görmesi ve uyanması gerekiyor! "Dur bakalım ne olacak?" diyerek kaybedecek bir an bile yok! Var olma ya da yok olma noktasındayız!