Abone ol
Yerel seçimlere çok az bir zaman kaldı..
Yerel seçimlere çok az bir zaman kaldı, son günlerde slogandan öteye gitmeyen bağrışmaları, sert atışmaları, oy deposu görülen vatandaşa algı oluşturmak amacıyla kurnazca yapılan hesapları hep birlikte görüyor, yaşıyor ve gülümseyerek izliyoruz.
Şans eseri yükseklere çıkmış, çıkartılmış ve bir süreliğine yükseklerde konuşlanmış olan bazı kimseler bu şansı kimler tarafından veya nasıl elde ettiklerini unutup, hatta kendilerini yükseklere çıkartan insanlara umarsızca zarar verip ve sonuçta kendilerini yükseklerin sahibi sanıp, zamanla kendi bağrışmalarına inanır hale gelmiş olabilirler, bu negatif insan psikolojisidir.
Zaman her şeyin ilacıdır fakat, zaman bir civcivi hiçbir zaman kartal yapamaz!..
Bu seçim karmaşasını gülümseyerek izlerken; Sigmund Freud’un asistanı Wilhelm Reich tarafından 1954 yılında yayımlanma amacı güdülmeden, bilimsel bir belge olmayan, konusu sadece 'insan' olan, 'Acun-sal Yaşam Enerjisi Kurumu Belgelikleri' için yazılmış 'Dinle Küçük Adam' isimli kitaptan bir bölüm aklıma geldi.
"Gerçek, sahip olduğumuz en kıymetli şeydir. Onu boş yere harcamayalım." (Mark Twain)
"Bir kartal, tavuk yumurtaları üzerine kuluçkaya yatsa ne olur biliyor musun?
Yani bu civcivlerden birinin, bir gün küçük bir kartal olabileceği, büyüyüp kendisi gibi yetenekli, kendisi gibi çook çok yükseklerdeki yuvasından bakıp uzaklıkları görebilecek, böylece yeni dünyalar, yeni düşünceler ve yeni yaşama biçimleri bulunduğunu anlayıp bunları arayabilecek büyük bir kartal olabileceği umudu.
Üzgün ve yalnız kartalı yumurtalardan çıkan tavuk ve civcivleri yemekten alıkoyan şey yalnızca bu küçücük umuttur.
Kartalsa kendi gövdesini fırtınaya siper etmekte, herhangi bir korumadan yoksun bulunmaktadır.
Onların kendisine kötülük yaptığını anlayan kartal ilkin bu tavukları parçalama isteği duyar. Ama düşünür, onlara acımaya başlar. Belki diye umar, gün gelir bu yalnız önünü gören ve gıdaklamaktan, yalayıp yutmaktan başka bir şey bilmeyen civcivler arasından kartal gibi olma yetisine sahip bir yaratık çıkar.
Yalnız kartal bugün bile umudunu yitirmiş değildir. Bu yüzden kuluçkaya yatmayı, civcivler çıkarmayı sürdürmektedir."
"Sevgi, çalışma ve bilgi yaşamımızın tükenmez kaynaklandır. Dolayısıyla, yaşamı onların yönetmesi gerekir" (Wilhelm Reich-Dinle Küçük Adam)
Umudunuzu yitirmeyin.
Şans eseri yükseklere çıkmış, çıkartılmış ve bir süreliğine yükseklerde konuşlanmış olan bazı kimseler bu şansı kimler tarafından veya nasıl elde ettiklerini unutup, hatta kendilerini yükseklere çıkartan insanlara umarsızca zarar verip ve sonuçta kendilerini yükseklerin sahibi sanıp, zamanla kendi bağrışmalarına inanır hale gelmiş olabilirler, bu negatif insan psikolojisidir.
Zaman her şeyin ilacıdır fakat, zaman bir civcivi hiçbir zaman kartal yapamaz!..
Bu seçim karmaşasını gülümseyerek izlerken; Sigmund Freud’un asistanı Wilhelm Reich tarafından 1954 yılında yayımlanma amacı güdülmeden, bilimsel bir belge olmayan, konusu sadece 'insan' olan, 'Acun-sal Yaşam Enerjisi Kurumu Belgelikleri' için yazılmış 'Dinle Küçük Adam' isimli kitaptan bir bölüm aklıma geldi.
"Gerçek, sahip olduğumuz en kıymetli şeydir. Onu boş yere harcamayalım." (Mark Twain)
"Bir kartal, tavuk yumurtaları üzerine kuluçkaya yatsa ne olur biliyor musun?
Başlangıçta kartal, yumurtalardan kartal yavruları çıkacağını, bunları büyütüp büyük kartallar yetiştireceğini sanır. Bir de bakar ki, yumurtalardan civciv çıkıyor.
Çaresizlik içinde bulunan kartal civcivlerin büyüyüp kartal olacağını umar gene de. Bir kez daha kuluçkaya yatar, sonuç aynı.
Kartal bu durumda, gıdaklayan tavuklarla civcivleri yeme itkisini bastırmak için çok uğraşmıştır. Onu yemekten alıkoyan tek şey küçük bir umuttur.
Yani bu civcivlerden birinin, bir gün küçük bir kartal olabileceği, büyüyüp kendisi gibi yetenekli, kendisi gibi çook çok yükseklerdeki yuvasından bakıp uzaklıkları görebilecek, böylece yeni dünyalar, yeni düşünceler ve yeni yaşama biçimleri bulunduğunu anlayıp bunları arayabilecek büyük bir kartal olabileceği umudu.
Üzgün ve yalnız kartalı yumurtalardan çıkan tavuk ve civcivleri yemekten alıkoyan şey yalnızca bu küçücük umuttur.
Tavuklara ve yavrulara gelince, onlar bir kartalın kuluçkaya yatması sonucu dünyaya geldiklerinden habersizdirler.
Nemli, karanlık vadilerde çook çok yükseklerde sarp kayaların üzerinde yaşadıklarından habersizdirler.
Tek başına kalmış kartal gibi uzaklara bakmazlar. Kartalın kendilerine getirdiği yiyecekleri tıkınıp durmaktadırlar boyuna, durmadan gagalamakta ve karınlarını doyurmaktadırlar. Yağmur yağdığında ya da fırtına koptuğunda onun güçlü kanatlan altında ısınmakta, korunmaktadırlar.
Kartalsa kendi gövdesini fırtınaya siper etmekte, herhangi bir korumadan yoksun bulunmaktadır.
Daha da kötüsü, bu tavuklar ona tuzaklar kurmakta, siperler ardına gizlenerek ona ucu sivri kaya parçalan, taşlar atmaktadır.
Onların kendisine kötülük yaptığını anlayan kartal ilkin bu tavukları parçalama isteği duyar. Ama düşünür, onlara acımaya başlar. Belki diye umar, gün gelir bu yalnız önünü gören ve gıdaklamaktan, yalayıp yutmaktan başka bir şey bilmeyen civcivler arasından kartal gibi olma yetisine sahip bir yaratık çıkar.
Yalnız kartal bugün bile umudunu yitirmiş değildir. Bu yüzden kuluçkaya yatmayı, civcivler çıkarmayı sürdürmektedir."
"Sevgi, çalışma ve bilgi yaşamımızın tükenmez kaynaklandır. Dolayısıyla, yaşamı onların yönetmesi gerekir" (Wilhelm Reich-Dinle Küçük Adam)
Umudunuzu yitirmeyin.
Yorum Yazın